Adana'da yaşanan trajik bir olay, genç bir kadının hayatına kast eden bir sanığın durumu ile ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Hilal Y., geçtiğimiz yıl bir cinayet girişimi sonucunda ağır yaralanmış, olay sonrasında sanık hakkında açılan dava büyük yankı uyandırmıştı. İstinaf mahkemesinin verdiği kararla birlikte, davanın seyri değişti ve kamuoyunda adalet arayışı yeniden gündeme geldi. Bu durum, hem davanın seyrini etkiledi hem de kadın cinayetleri ve şiddet olayları karşısında hukukun etkinliği üzerine tartışmaları körükledi.
Olay, 2022 yılının sonunda meydana geldi. Hilal Y., eski erkek arkadaşı H.K. tarafından bıçaklı saldırıya uğramıştı. Olay anında genç kadının cesaretle karşılık vermesi, H.K.'nin planının suya düşmesini sağlamıştı. H.K., olay sonrası kaçarken, Hilal acil bir şekilde hastaneye kaldırılmış ve yaşaması için büyük bir mücadelenin içine girmişti. Hastanede geçirdiği günler boyunca, yaşadıkları ve hayatta kalma mücadelesi, toplumdaki kadınlara karşı şiddet konusunu daha da görünür hale getirdi. Kadının yaşadığı travma gözler önüne serilirken, adli süreçte yaşananlar da merak konusu oldu.
Yapılan duruşmalar esnasında, hijyenik şartların sağlanmadığı ve incelenmesi gereken delillerin zamanında değerlendirilmediğinden dolayı, kamuoyunda eleştiriler arttı. Adaletin yerini bulması adına yapılan çağrılara kulak veren istinaf mahkemesi, yerel mahkemenin verdiği bazı kararları inceleyerek, delil yetersizliğine dair önemli bir hüküm verdi. Mahkemenin bu kararı, hem yerel mahkemenin eksiklikleri gün yüzüne çıkarttı hem de toplumda büyük bir etki yarattı.
İstinaf mahkemesinin verdiği karar, sadece bir duruşma sürecinin sonucunu değil; aynı zamanda kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor. Cinayet girişiminin dinamiklerini değerlendiren istinaf, sanığın psikolojik durumu üzerinde de durarak, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda hukukun ne denli önemli olduğunu gözler önüne serdi. Kadınların her koşulda korunması gerektiğini ve şiddet faili olan erkeklerin topyekûn bir ceza sistemi içerisinde, etkin bir şekilde cezalandırılmaları gerektiği mesajını verdi. Dava sürecinin gidişatının aniden değişmesi, söz konusu sanığın toplum tarafından nasıl algılandığını ve yargının bu duruma nasıl yanıt vereceğini tekrar gündeme getirdi.
Gelişmelerin ardından Hilal Y., destek verici organizasyonlar ve kadın hakları savunucuları marifetiyle, adaletin peşinden koşulması gerektiğini söyledi. Yalnızca kendisi için değil, aynı durumda olan birçok kadın için harekete geçilmesi gerektiğinin altını çizen Hilal, mücadelesini sürdürmeye devam edeceğini ifade etti. Bu süreç, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin artık bir kabus olmaktan çıkıp, etkin bir mücadele alanı haline gelmesi gerektiğini tüm topluma hatırlattı.
Olayın takipçisi olan avukatlar açısından da dikkat çekici bir durum söz konusu. David Bardakçı isimli avukat, "Birçok kayıptı, ancak artık kazanma zamanı," diyerek hukuki mücadelenin önemine dikkat çekti ve tüm süreçlerin yakın takipçisi olduklarını vurguladı. İstinaf mahkemesinin çevreye bıraktığı bu izlenim, ülkedeki benzer davalar açısından büyük bir umudu temsil ediyor. Çeşitli kadın hakları grupları, bu kararın ardından, daha fazla kadının sesi olması gerektiğini ve destek almaları için gereken tüm hukuki yolların seferber edilmesi gerektiğinin önemine vurgu yapıyorlar.
Sonuç olarak, Hilal'in davası sadece bir kadın cinayeti girişimi değil; aynı zamanda adalet sisteminin işleyişi ve toplumda kadınların yaşadığı korkunç olayların üstüne kararlılıkla gidebilmenin de bir örneğidir. İstinaf mahkemesinin verdiği bu karar, sürecin nereye vardığı ve ülkemizde kadına şiddetle mücadelenin ne denli önemli olduğu üzerine önemli dersler vermektedir. Hilal’in cesareti, birçok kadına ilham kaynağı olacağı gibi, adaletin yerini bulması için de zemin hazırlayacaktır.